ANASAYFA
Yaşamak ve yaşatmak, bir sorumluluktur...
Allah, insan ve doğa yani yaradan ile yaradılanın evresi…
Kainattaki mevcudatın içerisinde akıl, irade ve sorumluluk sahibi tek yaratılan varlık, insandır. Allah, insanoğluna sayısız nimet ve birtakım temel haklar vermiştir. Yaşam hakkı, bu temel hakların başında gelmektedir. Dolayısıyla insanoğluna tanınan bu yaşam hakkı, diğer canlı varlıklar içinde geçerlidir.
Allah, doğayı yaratmış ve halk ettiği insana istifade etmesi için lütfetmiştir ve bütün mülkte doğada mevcuttur.
Bir insan, hem kendisi için hem de birlikte yaşadığı toplumu için çalışır ve mücadele eder. Varlığını, sadece ne kendine ve ne de topluma ayarlayabilir. Bedenini doyurmak için üzerine bastığı topraktan rızkını elde etmeye çalışır ve ruhunu doyurmak için de duasını, ilmi muhabbetini yapar.
Dolaysıyla insanlar, yaşamayı ne kadar seviyorsa bir başka canlıda yaşamayı en az insanoğlu kadar seviyordur. Allah’ın verdiği canı, bir başkasının alma hakkına sahip değildir.
Düşündüğünü korkmadan söylemek, özgürce yasamak ve yaşatmak, insanoğlunun olmazsa olmaz sorumluluğudur.
Yuh yuh olsun;
- Nefsine uyup insanları birbirine düşürüp kırdırtanlara,
- Doğada katliam yapanlara, çevreyi kirletenlere,
- Masum çocuklara, Anneye, kadınlara şiddet uygulayanlara,
- Nefsine uyup Allah, Peygamber, din tücarlığı yapanlara,
- Kendisi gibi düşünmeyenleri yakanlara, şiddet uygulayanlara,
- Mevki ve makam arkasına sığınıp kul hakkı yiyenlere,
- Haram ile helal deyip insanları uyutup dem vuranlara,
- Hayvanlara şiddet uygulayıp zarar verenlere,
- Insanlık dışı her türlü şiddet ve zulüme hayır diyoruz, yapanlara yuh olsun.
Nazım Hikmet’in deyimiyle:
Yaşamak bir ağaç gibi
Tek ve hür ve bir orman gibi
Kardeşçesine, bu hasret bizim.
Dolayısıyla ancak akıl ile irade sahibi olan insanoğlu, sorumluluk taşıyabiliyor ve taşıdığı sorumluluğun bilincinde olması bir zorunluluktur. Bu bilince sahip olan insanoğlu, yaşam hakkının ne kadar önemli olduğunun da bilincinde olması gerekir. Bu bilinç doğrultusunda, kendi sorumluluğunu yerine getirmek zorundadır.
Bu konuda, iki tür insan yaklaşımı sözkonusudur...
Birincisi, sorumlu ve
Ikincisi ise, sorumsuz insanlardır.
Iyi bir eğitime ve ahlağa sahip insanlar, sorumluluğun bilincinde olan insanlardır. Fakat eğitimi ve kültür anlayışı zayıf olan insanlar, sorumsuz davrananlardır. Işte bu noktada eğitimin ve iyi ahlağın önemi ortaya çıkmaktadır. O zaman diyoruz ki okumak, okumak, çağın insanı olmak için yine okumak gerekir.
Diğer önemli bir nokta ise, okumak isteyip okuma imkanı olmayan çocukların okumasına vesile olmaktır. Eğer bu güzel Dünyaya, cehalet zihniyetinin hakim olmasını istemiyorsak o zaman insanların okumaları için her türlü imkanın seferber edilmesi gerekir.
Okumanın sırrı, mürekep yalamak değildir. Okuduğuyla kendi aklını ve olgunlaşan aklının sayesinde hal ile davranışlarını olgunlaştırmaya gayret etmektir. Çünkü ele alınan bir kitap, karalığı aydınlatmanın ilk adımıdır.
Aşk ile, okuyan ve insan olmaya gayret eden yüreklere selam olsun...
=Seyyid Hakkı=

Birimiz kırkımız, kırkımız birimiz olalım…
Yol, Muhammed Ali yoludur. Gelin canlar, yolun ikrarında bir olalım. Yolda birlik, ikrarda dirlik.
Birlik ve beraberlik, sosyal adalet içinde toplumsal dayanışmayı ve işbirliğini sağlar.
Dolayısıyla toplumun huzuru bakımında önemli bir husustur. Günümüzde ise, birlik ve beraberliğe herzamankinden daha fazla ihtiyaç vardır.
Hakk Muhammed Ali hürmetine, gelin birimiz kırkımız ve kırkımız birimiz olalım.
Yolun ikrarı, toplumun bütün bireylerini aynı amaç etrafında birleştirir, maddi ve manevi dayanışmayı güçlendirmekle birlikte sosyal dayanışma gücünü geliştirir.
Birlikte yürümek için, sen bizimle ve biz de seninle olalım. En büyük başarı zoru başarmak ise, o zaman gelin birlikte ayağa kalkalım ve birlikte başaralım. Bu başarının sırrı, ayağa kalkıp hizmet etmektir.
Insanların birliği, insanın vücuduna benzer. Binlerce uzuvlar birleşmiş bir vücudu meydana getirmiştir. Vücudun bir uzuvu hastalandığında, vücudun tüm uzuvları birlikte harekete geçerek o hastalığı tedavi ederler.
Dolayısıyla eğer çok el birlik olursa, o zaman işler ve başarı kolay olur. Birlik ve beraber olmak için, önce insanın kendisiyle bir olmayı başarmalıdır. Çünkü kendisinde birliği sağlamayan bir insan, bir başkasıyla birliği sağlaması veya birlikte hareket etmesi mümkün değildir.
Unutmayalım ki bireysel değeri, kişi korur ve ortak değerleri ise, insanlar korur. Ortak değerleri korumak için, çok ellerin şartsız ve kayıtsız bir araya gelmesi gerekir. Çünkü birlik ve beraberliğin sırrı, anlaşmaktır. Anlaşmanın sırrı kin tutmamak, ötekileştirmemek, sırt çevirmemek ve birbirini kıskanmamaktır.
Bir toplumun geleceği, kendi gençliğinin elindedir. Hepimiz biliyoruz ki gençler kavganın, didişmenin, boğuşmanın, hatta hakaretin olduğu yere gelmez ve uğramazlar. Gençlikle el ele yürümenin sırrı şahsi beklentilerden, çıkar ve menfaatlerden uzak durmaktır.
Inanç önderi Seyyidler, gönül kalsın yol kalmasın ilkesine bağlı kalarak birlik ve beraberliğin çimentosu olmalıdırlar. Cem evlerinde, toplumu kucaklayan, destekleyen, el ele olan birlik ve beraberlik binasının duvar taşları olmalıdır.
Sürüden ayrılanı kurt kapar sözünü unutmamak için, nefsimizin kurbanı olmayalım. Yani teker teker yok olmak istemiyorsak, o zaman kötü niyetli insanlara ve tüm kötülüklere karşı birlik olmalıyız. Çünkü birlik ve beraberlik, ölüm hariç tüm zorlukları başarmıştır.
O zaman birbirimizle konuşalım, iletişim kuralım ve aynı ikrarda karar kılalım ki birbirinin arkasında mezar kazanlardan olmayalım. Gelin canlar birbirimizin çerağı olalım, bir çerağla tüm çerağları uyandıralım.
Hakk Muhammed Ali hürmetine, yol evlatları olarak Alevi inancını başkalaştırmaya kalkanlara, mefaatleri uğruna yolun manevi değerlerini tarumar edenlere müsade etmeyelim.
Aşk ile, verdiğimiz ikrarın hürmetine birlik ve dirliğin demine Huu...
Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=
Alevi inancında, Ruh’un konumu…
Aslında ruh nedir? Sorusunun cevabı, bilmiyorum olacaktır. Ancak işin gerçeği, aklımızın algı gücüyle tarif etmeye çalışacağız.
Ruh, yaşamın özüdür. Canlılığı sağlayan, ölümsüz manevi cevherdir. Diğer bir deyimle, bedendeki misafirdir. Yani beden, bir handır ve Ruh ise, o handaki misafirdir. Zamnanı gelince, hanı terk edip gidecektir.
Ruh, maddi ve manevi olarak çok yönlü kabiletlere sahiptir…
Manevi kabiletlerden bazıları…
Akıl anlamak, vicdan tartmak, Şuur yani bilinç fark etmek, hayal planlamak, vicdan tartmak, hafıza bilgi edinmek ve kalp ise, sevmek içindir.
Maddi kabiliyetlerden bazıları…
Kafa ruhu taşımak, el tutmak, kulak işitmek, gözler görmek, dişler çiğnemek ve dil, konuşmak içindir.
Kişinin, Dünya yaşamında yaptıklarından sorumlu tutulan ruhtur. Dolayısıyla gelecek yaşamında ödül veya cezaladırılacak olan da ruhtur.
Allah, Ademin yani insanın cesedini topraktan şekillendirdikten sonra O’na, kendi ruhundan üflemiş ve böylece insan, hayat kazanmıştır.
Canab-ı Hakk, insanı iki varlıktan var etmiştir...
Birinci varlık: Insan bedeninin topraktan yaratıldığı için, tekrardan toprağa dönmesi yani kendi özüyle bütünleşecektir.
Ikinci varlık ise: Insana, hayat veren ve onu düşünen, anlayan, idrak eden bir şahsiyet haline getiren ölümsüz manevi varlık olan ruhtur. Bu varlık yani ruh Allah’ın emaneti olduğu için, o da tekrardan kendi özü olan Allah’a dönecektir.
Bu tanımdan yola çıktığımızda, insanın kendi dünyasını değiştirdikten sonra; Beden toprak olur ve ruh ebedi olduğu için, başka bir bedende ete kemiğe bürünerek yaşamaya devam etmektedir.
Bu noktada, Ruh hakkında yapılan bazı yorumlara yer vermek yerinde olacaktır…
* Mutlu olmak istiyorsak, hayatın cisimde değil, ruhta olduğuna inanmalıyız. (Tolstoy)
* Bizi şartlardan çok, ruh yapımız mutlu kılar. (Voltaire)
* Ruhu öldürmek, cismi öldürmekten daha büyük bir cinniyettir. (Gerhart Hauptmann)
* Insan ruha bakmalı, güzel bir vücutta güzel bir ruh olmazsa neye yarar. (Euripidies)
* Gören, duyan yalnız ruhtur, geri kalan her şey sessiz ve sağırdır. (Epicharm)
* Ruhun da vücut gibi ihtiyaçları vardır. (Rousseau)
* Basit bir ruh mutluluklarla övünür, felaketlerle de yere serilir. (Epicure)
Bu manalı yorumlardan çıkarılması gereken sonuç…
Ruhun bedene ve bedenin de canlı varlığa dönüşebilmesi için, ruha ihtiyacı vardır. Dolayısıyla zahir ve batini manada, birbirini tamamlayan iki alemin birlenmesidir.
Aşk ile, Hakk ile hakikatin demine Huu…
Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=
Çağın medeni insanı olmak, emeğin ürünüdür…
Medeniyet nedir?
Insanların birbirine karşı saygılı, hoşgörülü, merhametli ve sevgi gibi konularda kendi nefsini konrol etme yeteneğini veren maddi ve manevi ahlak-kültür değerlerinin tümüdür.
Insanlık tarihinde yani ilk çağdan günümüze dek manevi ahlak, teknik ve akıl boyutunda ilim ile bilimde, hal ile davranışlarında, teknik ile üretimde, huzur ile yaşam kalitesinde kendini sürekli yenileyen, geliştirenlere çağın medeni insanı ve kendini geliştirememiş bu manevi, değerlerden uzak olanlara da çağın barbar insanı olarak tanımlanırlar.
Emek nedir?
Her yazılan, cizilen veya üretilen bir emekmidir? Veya bizim emek anlayışımız nedir? Emek deyince neyi anlıyoruz? Işte bunun gibi bir çok soru işaretleriyle karşı karşıya kalmaktayız. Artık çok dikatli ve titiz olmak gerekir ki, kimsenin hakkına tecavüz edilmesin ve kul hakkına girilmesin.
Emek, üretimde veya yaratıcılıkta beyin yormak, bilek yormak, zaman harcamak, araştırmak, incelemek, fikir alış verişinde bulunmak gibi uğraşların tümüdür. Bu gibi çalışmaların temelinde topluma yönelik yardımlaşma, paylaşma, dayanışma söz konusudur.
Bu çalışma içerisinde yanlışlıklar veya eksikliklerin olmasına rağmen o emeğe sayğı duymak gerekir. Iyi niyet hakim olduğu müddetçe ve emeğe sahip çıkıldığı sürece yanlış ile eksiklikler düzeltilebilinir.
Yoksa kişi gırgır olsun, çeşit olsun, laf olsun torba dolsun bu gibi uğraşların emekle bağdaşmadığı gibi saygı duymak da yanlış olacaktır. Zıdına yanlışı desteklemek veya yanlışa gitmek, olgun ve medeni insanların zekasıyla bağdaşmaz.
Dolayısıyla Emek verilmeden, akıl yormadan, bedeni yormadan, gayret, arzu ve istek olmadan hiç bir konuda başarılı olunmayacağı gibi medenileşmek diğer bir deyimle çağın insanı olmak da mümkün değildir. Her başarının temelinde, emek vardır.
Medeniyet, tek yaşıyanlar için değildir. Toplumla birlikte yaşanılacak ki, medeni ahlak sistemi geliştirilebilinsin. Çünkü tek yaşıyan biri için kayde, kural, adalet veya güvenliği sağlamak gibi bir sorunu yoktur.
Ancak kötülüklerin, sorumsuzlukların yani toplumun huzur içinde yaşıyabilmesi için adalet, hakkaniyet, aşayış ve güvenlik şarttır.
Aşk ile, muhabbetin demine Huu…
Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=
Insanlar, hak ve hukuka saygılı olmak zorundadır…
Hakk ile hukuk doğruluğa, adalete, hakkaniyete ve bir bütün olarak, insan haklarına saygılı olmayı gerektiren ahlak ilkesiyle alakalıdır. Hukuk düzeni tarafından bireylere tanınmış olan yetki, olanak ve özgürlük gibi manevi değerlerdir.
Insanlar, kendine laik gördüğü veya görmediği tarzda yaşama hakkına elbette ki sahiptirler. Ancak hayatın her alanında olduğu gibi, yaşamanın da kendine göre kuralları vardır.
Yaşamın kuralları...
Biyeyin veya kişinin;
* Kendine karşı sorumluluğu vardır,
* Topluma karşı sorumluluğu vardır,
* Devlete karşı sorumluluğu vardır,
* Çevreye karşı sorumluluğu vardır,
* Doğaya, doğada ki cümle canlı ve cansız nesnelere karşı sorumluluğu vardır.
Kişinin şahsına ait olan bir nesneyi, istediği şekilde kullanabilir. Fakat topluma, bireye ait olan bir nesneye karşı istediği gibi davranamaz.
Benim, bizim ve bizlerin buda şu demektir: Birey, Aile, toplum ve devlet manasındadır. Kişi evlenir aile olur, aile oluşur toplum olur, toplum oluşur devlet olur.
“Yorganına göre ayağını uzat” denilmiştir. Ata sözünden yola çıkacak olursak hak ve hukuk anlayşına saygılı olmak zorundayız. Bunun için her birey, kendi haddini bilmelidir.
Hadini bilmek bireyin, ailenin, toplumun, Dünya düzeninin ve adaletinin bozulmaması demektir. Can cana, yan yana yaşamanın yeğane temeli saygı, sevi ve adalettir.
Dolayısıyla insanlar, adalet ekseninde hareket etmeli ve saygılı olmalıdırlar. Çünkü hak ile hukuk, insanların veya toplumların ortak paydasıdır.
Medeni insan olmanın ve çağın medeniyet kültürüyle yaşayabilmenin ilkesi, hak ile hukuktur. Diğer bir deyimle hak ile hukuk, medeniyet kültürünün veya ahlağının temel ilkesidir.
Hak ile hukukun amacı, kul ve yaşam hakkının korunmasıdır. Insanların, barış ve huzur içinde yan yana yaşamaları için, hak ile hukukun korunması gerekir. Günümüzde hak ile hukuk ilkesi korunmadığı için, toplumda; Gerginlik, güvensizlik, çaresizlik, mutsuzluk, umutsuzluk, vs. söz konusudur.
Ayrıştırmaya, başkalaştırmaya karşı yapılması gerekenler…
* Senlik benlik yerine, birlik ve beraberlik duyguları geliştirilmek,
* Sahiplenmek ve paylaşmak ilkesi öne çıkarmak,
* Aşırı nefsani arzulardan ve Dünyevi zevklerden uzak durmak,
* Yardımlaşma ve dayanışma düşüncesine hakim olmak,
* Kendi hakkına razı ve başkasının hakkına da saygılı olmayı öğrenmekle mümkündür.
Yani bir bütün olarak hak ile hukuk, ahlak terazisinin doğru tutulması yaşamı ve birlikte yan yana yaşamayı kolaylaştırır.
Aşk ile, yan yana huzur içinde yaşamak mumuduyla Huu…
Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=
Iyi bir ahlak sahibi olmak, yaşamı kolaylaştırır…
Insanların toplu halde yaşamaya başlamasiyle birlikte, ahlak bilincini de beraberinde geliştirmişlerdir. Bu ahlaki bilinç yanı sıra, kurallı yaşam sistemi de kaçınılmaz olmuştur. Böylece ınsanoğlu, uyum ve huzur içinde yan yana yaşamanın hukuk ve ahlak kurallarına, bağlı kalınmasıyla mümkün olacağı bilincine varmıştır.
Insana, emeğe, doğaya, canlı mahluklara, vs. saygılı ve uyumlu olmak için iyi bir ahlaka ve o ahlağı koruyacak, iyi bir ilme sahip olmak gerekir.
Yukarda belirtilen tüm bu ilkelere sahip olabilmek için yani iyi insan olma sıfatlarından biride iyi ve güzel bir ahlaka sahip olmaktır. Çünkü güzel ahlak insanın, iyi insan olduğunu belirleyen o güzel sıfatlardan biridir.
Dolaysıyla insan olmanın yolu, güzel ahlaktan ve o güzel ahlağı koruyan sağlam bir bilgiye sahip olmaktan geçer. Daha net anlaşılması açısında bir örnek vermek gerekirse ilim, insanın vücudu ve ahlak ise, vücudun üstündeki elbisedir.
Hz.Muhammed Mustafa buyurur ki: “Güzel ahlak, dostluğu sağlamlaştırır ve güler yüzlülük, kini giderir. Birlikte yaşadıkları insanlarla iyi gecinen, uym içinde olanlar güzel ahlak sahibi ve ilimle olgunlaşmış olan insanlardır.
Hz.Muhammed Mustafa’nın bu güzel tarifinden yola çıkarak insanların birbirleriyle kolayca anlaşabilmesi, kaynaşabilmesi için güzel ahlakın hangi özeliklerine sahip olmalıdır?
Güzel ahlak özeliklerinden bazıları…
Hoşgörülü olmak, sabırlı olmak, tahamüllü olmak, güvenilir olmak, affedici olmak, bağışlayıcı olmak, güler yüzlü olmak, insaflı olmak, yardım sever olmak, paylaşımcı olmak, iyi geçinmek, başkalarına yük olmamak, haddini bilmek, kırıcı olmamak, insan hakkına saygılı olmak, muhabbetli olmak, fırsatçı olmamak, dil-din-ırk ayrımı yapmamak, gönül genişliği, vs.
Gönül genişliği, insanoğlunun bakış açısını geniş ve gerekli kapasiteye sahip olmasını sağlar. Insanlardan bazıları çok sabırsız, bazı şeylerden rahatsız olduklarında yani bir eziyet, bir zarar gördüklerinde baskı, sıkıntı altında kaldıklarında, bekletilerinin yerine gelmediği zamanlarda, sinirlenirler, öfkelenirler ve kabalaşırlar. Işte sabırlı, geniş, dayanaklı olan bir kimse, insanlarla geçine bilir.
Tahammül ve dayanak bizzat kendisi, insan için taraftar ve destek meydana getirir. Dolayısıyla sinirlenmemek, dayanıklık göstermek, kızmamak, bu kapasiteye sahip olmanın ürünüdür.
Iyi ahlak olgunluktur, erdemliktir, sevgidir, saygıdır, yerini ve haddini bilmektir. Dolayısıyla rahat ve huzur içinde yaşayan insanlar; Insanlığın manevi değerleri olan güzel ahlağa, huya, düşünceye ve Eline Diline Beline sahip olan insanlardır.
Aşk ile, haddini bilenlerin demine Huu…
Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=
Gelin canlar bir olalım, ikiliği birleyelim…
Konuya vakıf olmak için, bir olmak ve ikilik kavramlarının manalarına bir göz atalım.
Bir olmak nedir?
Bir olmak, iri ve diri olmaktır.
Bir olmak, özünde ikiliği gidermektir.
Iri olmak, birlik ve bearaberliktir.
Diri olmak ise güçlü olmak, söz sahibi olmak ve tarihte hak ettiği yeri almaktır.
Bu üç noktada birliği yakalayan toplumlar adaletli, paylaşımcı, barış ve huzur içinde yaşıyan toplumlardır.
Gelin sevgiyi, bilgiyi, ilim irfanı, hoşgörüyü, edep erkanı, birlik beraberliği, paylaşalım,
Paylaştıkça dolalım,
Doldukça, gönül muhabbetine varalım,
Gönül muhabbetinden birlik ile beraberliğe varalım,
Birlik ile beraberlikten güç doğar,
Gücün olduğu yerde, söz sahibi olmak demektir,
Söz sahbi olunca da onurluca yaşamak demektir, var olmak demektir.
Birlik ile beraberlik ruhuyla insanlığa, dostluğa ve kardeşliğe merhaba.
Ikilik nedir?
Insanların kendi çıkarı, nefsi menfaatı doğrultusunda bilinçli veya bilinçsiz görüş, fikir, algı gibi bir çok kavramlarda farklı düşünme, farklı algılama sonucu ortaya çıkan bölünmüşlük ve anlaşmamazlık durumudur.
Ikilik konusunda Nimri dede, şöyle demektedir…
Ikilik kinini içimden atıp,
Özde ben bir insan olmaya geldim.
Taht kuralı Ariflerin gönlüne,
Sözde ben bir insan olmaya geldim,
Serimi meydana koymaya geldim.
Farklı fikirler, düşünceler sağlıklıdır ve olmalıdır. Ancak bir düşüncede, diretmek veya ille bu doğrudur demek sağlıklı değildir. Bildiğinde diretmek gibi durumlar önce kişiler, sonra aile, sonra da çevre, daha sonra da toplum arasında anlaşmazlıklar ve bölünmeler başlar.
Dolayısıyla ikilik yaşıyan toplumlar, önce söz hakkını yetirirler ve daha sonra da insanlık tarihinde yok olur giderler.
Ey Insanlar! Gelin bir olalım, iri olalım ve diri olalım. Çünkü gün bir olma günüdür, ikilik günü değildir.
Birlik ve beraberlik hakkında Seyyid Hakkı şöyle buyurmuş…
Ayrı gayrı değil, birlik olalım,
El ele el Hakk’a, deme zamanı.
Gönül kudretinde, öze varalım,
Gelin canlar gelin, birlik olalım.
Birlikte, dirlikte karar kılalım.
Ayrı ayrı gezdik, ne haller olduk,
Şu aleme geldik, an gider olduk,
Senlik benlik ile, beș beter olduk,
Gelin canlar gelin, birlik olalım.
Birlikte, dirlikte karar kılalım.
Insanlık yoluna, sen de talipsen,
Insanlık vasfına, varmak istersen,
Ikrarım ikrardır, deyip dönmezsen,
Gelin canlar gelin, birlik olalım.
Birlikte, dirlikte karar kılalım.
Arama Arabın, Farsın yurdunda,
Dolanıp, dolanıp boșa yorulma,
Hakk’ı, hakikatı, özünde ara,
Gelin canlar gelin, birlik olalım.
Birlikte, dirlikte karar kılalım.
Seyyid Hakkı, uyma cahil sözüne,
Muhammed’dir mürşid, Ali pir bize,
Ilim irfanında, vardım kemalete,
Gelin canlar gelin, birlik olalım.
Birlikte, dirlikte karar kılalım.
Kalbimizde ikiliği giderelim, dostluk ile kardeşliğe kollarımızı açalım, sevgi ve birlik türküsünü gelin hep birlikte söyliyelim.
Aşk ile, birlik ve beraberliğin demine Huu…
Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=